2023 yılı, Türkiye için iklim değişikliğinin derin etkilerini hissettiği bir yıl olmaya aday. Özellikle Haziran ayı, son 55 yılın en sıcak dördüncü Haziran’ı olarak kayıtlara geçti. Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre, Türkiye genelinde sıcaklık ortalamaları düştükçe insanoğlunun karşılaştığı havanın ekstrem hali, insanların yaşam alışkanlıklarını da etkiliyor. Sıcağın yalnızca yazın değil, sonbahar ve kış aylarında da hissedildiği bir döneme girdiğimizin altı çiziliyor.
İklim değişikliği, dünya genelinde olduğu gibi Türkiye'de de iklim koşullarını köklü bir şekilde değiştirmeye devam ediyor. 2023 yılı Haziran ayı, mevsim normallerinin üzerinde sıcaklıkların yaşandığı bir dönem oldu. Türkiye'nin farklı bölgeleri arasında yaşanan sıcaklık farkları dikkat çekerken, özellikle kuzey ve güney illeri arasında belirgin bir sıcaklık çelişkisi gözlemlendi. Örneğin, Karadeniz Bölgesi'nde sıcaklık ülke ortalamasının altında kalırken, Akdeniz ve Ege bölgelerinde sıcaklıklar oldukça yüksek seviyelere ulaştı. Bu durum, çiftçilerin, tarımcıların ve hatta yaz tatili planlayanların hayatını direkt olarak etkileyen bir faktör haline geldi.
Uzmanlar, bu sıcaklıkların yalnızca mevsimin etkisi değil, aynı zamanda insan faaliyetlerinin sonucu olarak ortaya çıktığını belirtiyorlar. Fosil yakıt kullanımı, ormansızlaşma ve sanayileşme gibi etkenlerin, iklimdeki dengesizliğe sebep olduğu vurgulanıyor. Nitekim, iklim krizinin etkileri yalnızca sıcaklıklarla sınırlı değil; kuraklık, aşırı yağışlar ve sel gibi doğa olayları da giderek daha sık hale geliyor. Bu durumun tarım alanında oluşturduğu tahribat ise özellikle gıda güvencesini tehdit ediyor.
Artan hava sıcaklıkları, halk sağlığı üzerinde de önemli bir etkiye sahip. Özellikle yaşlı bireyler, çocuklar ve kronik rahatsızlığı olan bireyler, aşırı sıcaklardan daha fazla etkileniyor. Sıcak hava koşulları, kalp krizi ve inme gibi sağlık sorunlarının görülme sıklığını artırırken, bu durum hastaneleri de zor bir duruma sokuyor. Uzmanlar, vatandaşları aşırı sıcaklar konusunda bilinçlendirme çalışmalarını artırmak gerektiği konusunda hemfikir. “Dışarıda uzun süre kalmamaya, bol sıvı almaya ve serin yerlerde bulunmaya dikkat edin.” gibi tavsiyeler sürekli olarak dile getiriliyor.
Halbuki halk sağlığına yönelik bu tür önlemler alınmadığında, ülke genelinde sağlık sisteminin üzerindeki baskı da artış göstermekte. Hükümetin bu durumla ilgili acil önlemler alması gerektiği, sağlık uzmanları tarafından sıkça dile getirilen bir husus. Önümüzdeki yaz aylarında, sıcaklıkların daha da artacağı öngörülüyor; bu yüzden toplumun bu konu hakkında daha fazla bilinçlenmesi ve hazırlıklı olması kritik bir önem taşıyor.
Geleceğe yönelik olarak, Türkiye’de iklim değişikliğiyle mücadele etmeye yönelik adımlar atılmalı; karbon salınımının azaltılması ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı artırılmalıdır. Ayrıca, doğal kaynakların korunması ve sürdürülebilir tarım uygulamalarının teşvik edilmesi gerekir. Böylece sıcaklıkların kontrol altına alınması ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir çevre bırakılması mümkün olacaktır.
Sonuç olarak, 2023 Haziran ayı, Türkiye için sadece sıcak bir ay değil; aynı zamanda iklim değişikliğinin derinlemesine anlaşıldığı ve bu konuda harekete geçilmesi gerektiğinin bir kez daha hatırlatıldığı bir dönem oldu. 55 yılın en sıcak dördüncü Haziran’ının geride kalması, toplumun tüm kesimlerinin bu konuda sorumluluk alması yönelik elzem bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Sıcak günlerin daha da artacağı öngörülürken, toplum olarak bilinçlenmek ve harekete geçmek hepimizin ortak sorumluluğu.