Türk gazetecilik tarihinde kendine özgü bir yer edinen Nihat Genç, geçtiğimiz günlerde yaşamını kaybetti. Genç, sadece gazetecilik kariyeri ile değil, aynı zamanda yazdığı kitaplar, makaleler ve televizyon programları ile de dikkat çekmiş bir isimdi. Sarsıcı bir dille ele aldığı konular ve cesur yorumları ile tanınan Genç, birçok takipçisi ve öğrenciye ilham kaynağı oldu. Ancak, onun vefatı, hem ailesi hem de medya camiasında büyük bir boşluk yarattı. Gazeteci Nihat Genç’in hayatının sonuna gelmiş olması, yalnızca onunle ilgili hatıraları değil, aynı zamanda Türk medyasının geçmişini ve geleceğini de sorgulatan bir olay oldu.
Nihat Genç, 1955 yılında İstanbul’da doğdu. Eğitim hayatına burada başladıktan sonra, 1970’lerin sonlarında gazetecilik kariyerine adım attı. Genç, kariyeri boyunca özgün bakış açısı ve cesur üslubu sayesinde, Türk basınında önemli bir isim haline geldi. Genç’in gazetecilik yolculuğu, çeşitli dergilerde ve gazetelerde köşe yazarlığı yapmasıyla devam etti. Birçok eleştirisi ve yazdığı makale ile dikkat çekti. Özellikle, sosyopolitik konulardaki tahlilleri ile Türkiye’nin toplumsal yapısına dair önemli gözlemler sundu. Genç, Türkiye'nin iç ve dış politikalarını cesurca ele alarak, halk arasında önemli bir tartışma başlattı. Yazdığı kitaplar arasında ise, köşe yazıları ve denemeleri ile geniş bir okur kitlesine ulaştı. Meslek hayatı boyunca, birçok ödül kazanan Nihat Genç, hem gazeteci kimliğiyle hem de yazar kimliğiyle hatırlanacak.
Nihat Genç, yaşıyor olsaydı, elbette Türkiye’deki gazetecilik anlayışına ve pratiğine yön vermeye devam edecekti. Onun kalemi, pek çok genç gazeteci ve yazara ilham kaynağı olmuştu. Genç’in ölümünün ardından sosyal medyada birçok gazeteci, yazar ve medya profesyoneli, onun ne kadar önemli bir etki bıraktığını dile getirerek anma paylaşımları yaptı. 'Cesur kalem', 'büyük yürek' gibi ifadelerle anılan Genç, Türk basınında eleştirel düşünceyi ve bağımsız haberciliği savunan nadir isimlerden biriydi. Genç’in düşünceleri, yazıları ve eleştirileri, birçok okura farklı perspektifler kazandırmış, gazetecilik mesleğine duyulan saygıyı artırmıştı. Onun mirası, sadece yazdığı ve konuştuğu konularla sınırlı kalmayacak; düşünceleri, kaleme aldığı eserler ve unutulmaz televizyon programları ile gelecek kuşak gazetecilere ışık tutmaya devam edecektir.
Nihat Genç’in kaybı, yalnızca yakınları ve sevenleri için değil; aynı zamanda Türkiye’deki özgür basın mücadelesi veren herkes için büyük bir kayıptır. Onun gibi cesur ve bağımsız düşünen yazarların sayısının azalması, medya dünyasındaki baskılara karşı daha çok sesin yükselmesi ihtiyacını gündeme getiriyor. Nihat Genç’in vefatı, gazetecilik mesleğinin ne kadar zorlayıcı ve tehlikeli olduğunu da hatırlatıyor. Umut ediyoruz ki, onun düşünceleri ve eserleri, gelecekteki nesillerin kılavuzu olmaya devam eder. Medya dünyasındaki bu kayıp, aynı zamanda düşünce özgürlüğü ve ifade hürriyetinin ne kadar değerli olduğunun da bir hatırlatıcısıdır.